Doğu Akdeniz’de Türkiye-İsrail işbirliği işaretleri

Türkiye’nin Trablus yönetimiyle yaptığı “deniz yetki alanının sınırlandırılması” anlaşmasını, Doğu Akdeniz’deki birkaç ülkeyle daha yapması gerekir.

Çünkü Ankara’nın daha 2 Mart 2004’te “genel bir tutum” olarak ilan ettiği üzere “deniz yetki alanlarının ilgili tüm kıyı devletleri arasında yapılacak antlaşmalar yoluyla belirlenmesi” gerekir.


Konunun Türkiye’de iki önemli uzmanı var: Em. Tümamiral Cem Gürdeniz ve Tümamiral Cihat Yaycı.

Gürdeniz’in bu konudaki görüşünü, yönettiği Yeni Deniz Mecmuası dergisinin yayın kurulunda bulunmam nedeniyle çalışmalar sırasında yaptığımız sohbetlerden, Yaycı’nın görüşünü de Kırmızı Kedi Yayınevi’nden yayımladığımız Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye kitabından biliyorum: Türkiye Trablus’la yaptığı anlaşmanın benzerini, Doğu Akdeniz’deki ülkelerin en az ikisiyle daha yapmalı!

Yaycı, kitabında olması gereken o anlaşmaların haritasını da veriyor. Sayfa 43’te, “GKRY’nin, İsrail’in hakkını gasp ettiği deniz alanını gösteren harita” olarak, sayfa 94’te “Türkiye-İsrail; karşılıklı kıyıları gösteren harita” olarak, sayfa 166’da “Türkiye-İsrail, Türkiye-Libya anakaralarının karşılıklı kıyılarını gösteren harita” olarak ve sayfa 168’de de “İsrail’in Türkiye ile yapacağı anlaşma ile kazanacağı alanı gösteren harita” olarak...

Yine sayfa 103’te, “Türkiye-Lübnan; karşılıklı kıyıları gösteren harita” da var.

Yani konunun uzmanları, Türkiye’nin İsrail ve Lübnan’la da benzer anlaşmayı yapması gerektiğini ve bunun mümkün olduğunu belirtiyorlar. Zira bu iki ülkenin de GKRY yerine Türkiye ile anlaşması halinde daha çok alan kazandığı ortada.

Peki, böyle bir olasılık var mı? Özellikle şu iki mesaj, olabileceğini gösteriyor:

1) Mısır, BAE, Yunanistan, GKRY ve Fransa 11 Mayıs’ta ortak bir Doğu Akdeniz açıklaması yayımlayarak üç konuda Türkiye’yi (GKRY’nin MEB’inde sondaj yapmakla, Yunanistan’ın hava sahasını ihlal etmekle ve Libya’daki tutumu nedeniyle) hedef aldı. Ancak İsrail bu beşliye dahil olmadı ve açıklamaya imza atmadı!

2) Cumhuriyet gazetesinden M. Birol Güger’in haberiydi: İsrail devleti bir gün sonra resmi Twitter hesabından Türkiye’ye sıcak bir mesaj gönderdi: “Türkiye ile diplomatik ilişkilerimizle gurur duyuyoruz. Bağlarımızın gelecekte daha da güçlenmesini umuyoruz.”

İki tutum da sürpriz değil. Zira İsrail Doğu Akdeniz’deki Yishai gaz sahası sınırı ile GKRY’nin ilan ettiği parsellerde yer alan Afrodit gaz sahasının sınırının çakıştığını belirterek bölgedeki saha geliştirme faaliyetlerine 10 Aralık 2019’da itiraz etmişti. Hatta beş gün sonra İsrail resmi radyosu, Türkiye’nin Tel Aviv’e “Avrupa’ya doğalgaz transferi konusunda müzakereye hazırız” mesajı ilettiğini haber yapmıştı. O haberden iki gün sonra da İsrail’in yayın kuruluşu KAN, İsrailli yetkililerin “müzakereye açığız” mesajı verdiğini duyurmuştu.

Trablus’la anlaşma yapıldığı günden beri belirtiyoruz: Türkiye’nin Trablus’a asker değil, Kahire ve Tel Aviv’e diplomat göndermesi gerekir.

Doğu Akdeniz’de çıkarların en yüksek seviyede korunabilmesi için Türkiye’nin sadece İsrail ve Lübnan’la değil, Mısır ve özellikle de Suriye’yle anlaşması gerekir.

Böylece Doğu Akdeniz’deki büyük cephe yarılmış ve Fransa-Yunanistan-GKRY üçlüsüne daraltılmış olur.

Comments

Popular posts from this blog

HDP: AVM’lerin açılması ikinci dalgayı tetikler

Yanlış anlamalar felakete yol açabilir !!

İşçilerin nasıl çalıştığını anlattığı için işinden atıldı